sağlık haberleri covid koronavirüs atama sağlık personeli alternatif tıp sendika haberleri anne ve çocuk hastalıklar sağlık turizmi sağlık hukuku biyoteknoloji ilaç ve patent
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Türkiye, son yıllarda sağlık turizmi alanında elde ettiği büyük başarılara rağmen, İngiliz basınında sistematik bir dezenformasyon kampanyasının hedefinde. İngiliz basın organlarının olumsuz haberleri ve sahte hasta kılığına giren muhabirler üzerinden dezenformasyon dalgası yaratılıyor. Geçtiğimiz yıl İngiliz The Sun gazetesinin muhabirinin gizli kamera görüntüleriyle Türkiye’deki sağlık turizmi hakkında yaptığı haber ve...
07/03/2025 09:56
İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç ilaç bulunamama oranlarının artmasından endişe ettiklerini ifade etti. İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Savaş Malkoç ilaç bulunamama oranlarının artmasından endişe ettiklerini ifade etti. “Belirli hassas ilaçlarda tehlike çanları çalıyor” İlaç fiyatlandırmasına dair sorunlara dikkat çeken Malkoç “Şu an itibari...
10/10/2022 10:54
Baxter Türkiye’den Almanya’ya önemli transfer.2018 yılından bu yana Baxter Türkiye’de görev yapan Cansu Aslan Gürlek Medikal Müdür olarak Baxter Almanya’ya atandı.  Baxter Türkiye’de Medikal Müdür olarak görev yapan Cansu Aslan Gürlek, 1 Ekim itibariyle Baxter Almanya’da “İlaç Taşıyıcı Sistemler ve Akut Tedavilerden Sorumlu Medikal Müdür” olarak görev yapacak.    Baxter Türkiye’den Avrupa’ya önemli bir atama daha...
11/11/2022 11:21
Kur değişimlerinden ve küresel enflasyondan etkilenen ilaç sektörü son yıllarda büyük bir değişim geçirdi. T.C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun kamuya açık raporları üzerinden hazırlanan yeni rapor, ilaç pazarında son 15 yılda yaşanan satış hacmi ve fiyat değişimlerine ilişkin ayrıntıları ortaya koydu. Rapora göre cepten yapılan ilaç...
22/09/2022 15:45

Primi zamanında yatırılmayan EYT’lilere kötü haber

Primi zamanında yatırılmayan EYT’lilere kötü haber

3 Mart 2023 tarihinde yürürlüğe giren ve 2.5 milyon kişinin faydalandığı Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT ) ile ilgili Yargıtay’dan emsal bir karar çıktı. Yargıtay, çalışanın priminin zamanında yatırılmadığına dair şikayeti geç yaptığını belirterek çalışanı haksız buldu.


EYT düzenlemesiyle birlikte iki buçuk milyon kişi emekliliğe hak kazanırken yüz binlerce insan ise EYT düzenlemesinden faydalanmak için mahkeme kapılarını aşındırıyor.  Çalışmalarına rağmen işverenlerin sigorta primini yatırmadığı çalışanlar, mahkemelerde hak arıyor.

İş Mahkemesi’ne müracaat eden davacı EYT adayı 1999’da çalışmasına rağmen SGK’ya priminin yatırılmadığını öne sürdü.

Avukatlık bürosunda 1 Nisan 1999 tarihinde çalışmaya başlamasına rağmen çalışmalarının 23 Nisan 2000 tarihine kadar olan kısmının kuruma bildirilmediğini ancak 1 Nisan 1999 tarihinde başlayan çalışmalarının işe girişinin yapıldığı 24 Nisan 2000 tarihine kadar ve sonrasında aralıksız devam ettiğini dile getirdi.

Dava konusu edilen dönem yönünden hak düşürücü sürenin geçmediğini ve fiili çalışmanın tanık anlatımlarıyla ispat edileceğini ileri sürerek davalıya ait işyerinde 1 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etti.

KESİNTİSİZ ÇALIŞTIĞINI BEYAN ETTİ AMA

Davalı davacının ilk sigorta girişinin yapıldığı 24 Nisan 2000 tarihinden önce dava dilekçesinde belirtilmiş olan 1 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasında tarafına ait işyerinde kesintisiz çalıştığını ve herhangi bir itirazının olmadığını beyan etti.

SGK DAVANIN REDDİNİ İSTEDİ

Davaya müdahil olan SGK ise davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde bordrolarda isminin bulunmadığını, fiili çalışma olgusunun kuşkuya yer verilmeyecek şekilde ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savundu. Tarafları dinleyen mahkeme, davacı tarafça bildirilen ve resen tespit edilen komşu işyeri tanıklarının da kesintisiz çalışma iddiasını doğruladıkları, beyanlarının birbirleriyle tutarlı ve bordro tanığının beyanları ile de uyumlu olduğuna dikkat çekti.

Tüm dosya çerçevesinde deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya ait iş yerinde 1 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verdi.

ÖNCE İSTİNAFA SONRA YARGITAY’A TAŞINDI

SGK kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi itirazı reddetti. SGK bu kez kararı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi zamanaşımı sebebiyle kararın bozulması gerektiğine hükmetti. Yeniden görülen davada Mahkeme, ilk kararında direndi. SGK’nın temyiz etmesiyle bu kez devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.

Kararını açıklayan Hukuk Genel Kurul ise, davalı işveren tarafından 24 Nisan 2000-03 Mayıs 2000 tarihleri arasında davacı adına hizmet bildirimi yapıldığı, davacının tespitini talep ettiği ve uyuşmazlık konusunu oluşturan 01 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin davalı işverence bildirim yapılmadığına dikkat çekti.

5 YIL İÇİNDE AÇILMASI GEREKİYORDU

Kararda şöyle denildi:

“Bildirim öncesi çalışma süresi bakımından 24 Nisan 2000-03 Mayıs 2000 tarihleri arasındaki çalışma döneminin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerektiği ancak eldeki davanın 05 Kasım 2020 tarihinde açıldığı gözetildiğinde uyuşmazlık konusu 01 Nisan 1999-23 Nisan 2000 tarihleri arasındaki bildirim öncesi çalışma dönemi yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği sonucuna ulaşılmıştır.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, davacının 24 Nisan 2000-03 Mayıs 2000 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetleri sebebiyle dava konusu dönem ile birlikte birleşen blok çalışmalarının bulunması hâlinde davanın yasal dayanağını oluşturan ve 5510 sayılı Kanun’un 86’ncı maddesi ile paralel düzenleme içeren 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin dolduğundan söz etmenin mümkün olmadığı konuşulmuştur.

Bu itibarla direnme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan bozma sebebine göre incelenmeyen davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelemesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır. O hâlde direnme kararı oy çokluğu ile bozulmuştur.”

Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.